Baba Soyu
Selanik'teki Evi
Kronoloji
Madalyalar
Özlük Dosyası
Özel Eşyaları
Savarona
Pera Palas
Okuduğu Kitaplar
Yazdığı Kitaplar
Yazdığı Mektuplar
Yazdığı Şiirler
Telgraflar
Sevdiği Şarkı ve Türküler
Kurduğu Kurumlar
tekadamdevrimi
İLKELERİ
Cumhuriyetçilik
Ulusçuluk
Halkçılık
Devletçilik
Laiklik
Devrimcilik
Hedef İlkeler
tekadamdevrimi
ATATÜRKÇÜLÜK
******çülük Nedir?
Temel Esasları
Kimler Nasıl Tanımladı?
Çeşit Çeşit ******çüler
Gerçek ******çülük
1938 ve ANITKABİR
Vasiyeti
Etnografya'dan Anıtkabir'e
1938 Gazetelerinden
Anıtkabir
tekadamdevrimi
HİTABELER
ÖZDEYİŞLER
TÜRK ORDUSU
EKONOMİK VERİ..
ÇANAKKALE
MAKALELER
KÖY ENSTİTÜLERİ
KİTAP ÖNERİLERİ
BİLİYOR MUYDUNUZ?
DİĞER BİLGİLER
. Ata ve Dil
. Ata ve Din
. Ata ve Marksizm
. Birleşmiş Milletler
. Dünyada ******
. Fetvalar
. Milli Kongreler
. Misak-ı Milli
. Türk Kadınının İlkleri
. Vahidettin'in Mektubu
. Faili Meçhul (!) Cinayetler
tekadamdevrimi
ATATÜRK'ÜN ANNESİ "ZÜBEYDE HANIM" IN SOYU (KONYARLAR)
Mustafa Kemal'in anne soyundan dedesi Sofu-zade Feyzullah Efendi'dir. Selanik'e bir saat mesafede bulunan Langaza'da çiftlik sahibi idi. ******'ün ve Makbule Hanım'ın çocukluk anılarında bahsettiği çiftlik burasıdır. Annesi Zübeyde hanım Feyzullah Efendi'nin üçüncü eşi Ayşe Hanım'dan tek kızı idi. ******'ün beş kardeşi içinde en uzun ömürlüsü Makbule Hanım (1885 - 1956) anne soyları hakkında" Annemden sık sık şunları dinlemişimdir" diyerek şu bilgileri vermektedir: "Bizim esas soyumuz Yörüktür. Buralara Konya - Karaman çevrelerinden gelmişiz. Büyükbabam Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'ya gitmiş. Mevlevî dergâhına girmiş orada kalmış.Yörüklüğü tutmuş olacak..."
Mustafa Kemal ******'ün annesi Zübeyde Hanım'ın babası hakkında ******'ün babası Ali Rıza Efendi'yi ve babası Kızıl Hafız Ahmet Bey'i de tanıyan doksan yaşında vefat eden Aydın Milletvekili Tahsin San şu bilgileri vermiştir: "******'ün validesi Zübeyde Hanım Sofu-zade ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızıdır. Bunlar Selanik'te doğmuşlardır. Bu aile 130 sene evvel Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina Kazası'nın batısında Sarıgöl Nahiyesi'nde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi Makedonya ve Tesalya'nın fethinden sonra Konya civarı ailesinden Osmanlı Hükümeti'nin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını kılık - kıyafetlerini değiştirmemişlerdi."
Bu konuda Lord Kinross kaynak göstermeden şu bilgileri vermektedir: "Zübeyde Hanım Bulgar sınırlarının ötesindeki Slavlar kadar sarışındı; düzgün beyaz bir teni derin ama berrak açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik'in batısında Arnavutluğa doğru sert ve çıplak dağların geniş donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası Türklerin Makedonya'yı ve Teselya'yı almalarından sonra Anadolu'nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım damarlarındaki ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hâlâ Toros dağlarında özgür yaşayışlarını sürdüren sarışın Yörüklerin kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı."
Eldeki mevcut bilgilere göre aile 1466'larda Karaman'dan gelerek Vodina Sancağı'na bağlı Sarıgöl'e yerleşmiş; sonra Selanik yakınlarındaki Lankaza (Langaza)'ya göçmüş Zübeyde Hanım 1857'de burada dünyaya gelmiştir. ******'ün annesi Zübeyde Hanım'ın babası Sofu-zade Feyzullah Efendi üç defa evlenmiştir. İsimlerini bilmediğimiz diğer iki eşi bir tarafa bırakılacak olursa Zübeyde Hanım'la birlikte Hasan Ağa ve Hüseyin Ağa Feyzullah Efendi'nin üçüncü eşi Ayşe (Aişe) Hanım'dan dünyaya gelmişlerdir.
Yakın tarihimize ışık tutacak yer ve mevki adları ile özellikle ******'ün soyuna ilişkin bilgi ve belgeler de bu iki belde kültürü içerisindedir. Kızıllar ve İbrala'nın mezraları olan Kızılyar Çardak deresi ve Tekke mevkileri bu iki aşiretin mensuplarınca otlak olarak kullanılmaktaydı. İbrala deresinde İsmail Hacı Obruğu Öksüz Ömer Merdivenli Göçer ve İnlikuyular çevresinde sürülerini otlatmışlardı.
Kızıllar ve Sofular cemaatlerine bağlı sürü sahiplerinin yüzlerce yıl sonra Kızıllar cemaatinden Ali Rıza Bey ile Sofucular cemaatinden Zübeyde Hanım'ın Selanik'te bir yuva kurmaları yazılı kaynaklar kadar bir söylence olarak yörenin sözlü dağarcığında da canlılığını korumaktadır.